D vitamini; kalsiyum ve fosforun sindirim kanalından emilimi ve başta kemiklerde kalsiyum birikimi ile büyümeyi sağlamasının yanında güncel araştırmalar D vitamininin birçok farklı biyolojik rolü olduğunu ortaya çıkarmıştır. Vücutta genel kullanımı ile kas zayıflığına karşı vücudu koruması, bağışıklık sistemini güçlendirmesi, normal kan pıhtılaşması, tiroid fonksiyonları ve kalp atışının düzenlenmesi gibi başlıca etkilerini kan kalsiyum düzeylerini dengede tutarak sağlayan bir vitamindir. Kalsiyum eksikliği, çocuklarda raşitizm (kemik gelişim bozukluğu), yetişkinlerde osteoporoz (kemik erimesi) gibi kemik rahatsızlıklarına sebep olur.
D vitamini ihtiyacının % 10’luk kısmı besinler ile % 90’ı deride güneş ışınları aracılığı ile sentezle sağlanır. Besinsel D vitamini kaynakları yağlı balıklar ve yumurta sarısı, karaciğer, tahıllar, süt, tereyağı gibi besinlerdir. Güneşin ultraviyole ışınları, cilt yağını D vitamini üretmesi için harekete geçirir. Deride sentezlenen D vitamini (kolekalsiferol) kana geçer. Kas ve yağ dokusunda depolanır veya karaciğer ve böbreğe geçip, D vitaminin aktif şekline dönüşerek vücutta kullanılır. D vitamini, üretilmesi, aktif hale geçmesi ve dokular üzerindeki etkileri bakımından incelendiğinde bir vitaminden çok steroid yapılı bir hormon olarak değerlendirilebilir.
D vitamininin en çarpıcı etkilerinden biri kanser önleyici etkisinin olmasıdır. Araştırmalar göstermiştir ki güney bölgelerde yani güneşten faydalanmanın yüksek olduğu bölgelerde kansere yakalanma oranı kuzey bölgelere göre anlamlı oranda daha düşüktür. Normal D vitamini düzeylerinin prostat, kolon ve meme kanserine karşı koruyucu olduğu ve kansere yakalananlarda D vitamini takviyesinin tedavinin etkinliğini arttırdığı da gözler önüne serilmiştir. Ayrıca D vitamini eksikliğinin insülin direnci, diyabet, hipertansiyon, koroner arter hastalığı, Alzheimer ve depresyon ile ilişkisini gösteren çalışmalar da yapılmıştır. Multiple Skleroz, Parkinson tedavisine olumlu etkileri gözlenmiştir. Bu konuda yapılan çalışmaların süreceği ve pek çok hastalığın tedavisinde ve korunmasında tedavi protokolüne gireceği düşünülmektedir.
Günde 15-30 dakika güneş ışığı almak D vitamini sentezi için yeterlidir. Kışın güneşi her zaman görmek mümkün olmadığından ve güneş ışınları eğik geldiğinden, D vitamini oluşumu yetersiz kalabilir. Bu nedenle vücudun D vitaminini depolama yeteneği önemlidir. Yaz ayları süresince 3 hafta güneşlenmek altı aylık D vitamini gereksinimini karşılamaktadır. Etkin D vitamini sentezi için çıplak tenin direkt olarak güneşi görmesi ve vücudun yüz ve el ayalarını içeren en az % 8’lik bölümünün güneş alması yeterlidir. Cilt koruyucu kremler sürülmesinin UV ışınlarının alınmasını ve buna bağlı olarak D vitamini sentezini engellediği göz ardı edilmemelidir. Yetişkinler için günde 200 IU, 51-71 yaş arasında 400 IU, D vitamini gereksinimi vardır. Daha ileri yaşlarda ise 600 IU günlük D vitamini ihtiyacı vardır. D vitaminin sağlıklı yaşam için gerekliği kadar eksikliğinin sık görülmesinden dolayı; biz hastalarımıza dört mevsim güneşin görüldüğü ülkemizde bol bol güneşten etkin şekilde faydalanmalarını ve yılda en az bir kez D vitamini düzeylerine baktırmalarını öneriyoruz.