Bağırsak Mikrobiyota (Mikrobiyom) Analizi
- 20’den fazla hastalığa karşı yatkınlık oranlarını değerlendirir.
- 50.000’den fazla bakteri türünü inceleyerek gastrointestinal rahatsızlıklara yatkınlık ve patojen tespiti yapar.
- Sağlıklı mikrobiyota yapısı için gerekli besin ve gıda takviyeleri hakkında önerilerde bulunur.
Mikrobiyom ve Mikrobiyota: Sağlığın Mikro Dünyası
Mikrobiyota, insan vücudunda belirli bölgelerde (örneğin bağırsak, ağız, cilt) yaşayan mikroorganizmaların fiziksel topluluğudur. Mikrobiyom ise, insan vücudunda yaşayan tüm mikroorganizmaların (bakteri, virüs, mantar vb.) genetik materyallerini ifade eder. Yani mikrobiyom, bu mikroorganizmaların genetik içeriğini ve nasıl bir etkileşimde bulunduklarını inceleyen bir kavramdır.
Biolab’ın sunduğu Bağırsak Mikrobiyota (Mikrobiyom) Analizi, mikrobiyotanızı analiz ederek bu mikroorganizmaların genetik yapısını (mikrobiyom) ortaya çıkarır. Bu analiz, sağlık durumunuzu anlamada ve kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarını geliştirmede önemli bir araçtır.
Bağırsak Mikrobiyotasının Derinlemesine Analizi
Mikrobiyom analizi, vücudunuzdaki mikroorganizmaların genetik yapısını incelemeye odaklanır. Bu analizde
bakterilerin 16S rRNA gen bölgeleri üzerinde çalışılmaktadır. V1’den V9′ a kadar adlandırılan bu gen bölgeleri, bakterilerin kimliklerini belirlememize yardımcı olur. Özellikle bu bölgelerin “hiperdeğişken” olarak bilinen kısımları, yani çok fazla farklılık gösteren yerleri, hangi bakterilerin mevcut olduğunu belirlememizi sağlar.
Kullanılan veri tabanında hem hasta hem de sağlıklı kişilere ait veriler bulunur. Hasta kişilerden alınan verilerhastalık yatkınlığı ve ruh hali analizi için, sağlıklı kişilerden alınan veriler ise fonksiyonel gruplar, probiyotikler ve vitamin üretimindeki bakterilerin analizi için kullanılır. Ayrıca, supervised makine öğrenme algoritması kullanılarak bakteriyel çeşitlilik ve popülasyon algoritması değerlendirmeleri daha hassas hale getirilir. Bu süreçte, sınıflandırma modellerinin başarısını değerlendirmek için Makro F1 skoru önemli bir rol oynar. Makro F1 skoru, modelin doğruluk ve duyarlılık değerlerinin harmonik ortalamasını alarak sınıflandırma başarısını gösterir. Skorlar 0 ile 1 arasında bir değer alır ve 1′ e yakın olan modelin yüksek performansta çalıştığını gösterir. Bu, modelin dengesiz veri setlerinde küçük sınıfları göz ardı etmemesini sağlar ve genel doğruluğun ötesinde, her sınıf için duyarlılık ve kesinlik dengesini ortaya koyar.
Bakteriler Sağlığımı Nasıl Etkiliyor?
Mikrobiyom Çeşitliliği
Alfa çeşitliliği, bağırsakta bulunan mikroorganizmaların tür çeşitliliğini ifade eder. Sağlıklı ve dayanıklı bir bağırsak mikrobiyotası için bu çeşitliliğin ve zenginliğin yüksek olması önemlidir. Bunun temel nedeni, bir bakteri türünün işlevini yerine getirememesi durumunda, başka bir türün bu işlevi devralabilmesidir. Bağırsaklarınızda farklı ve zengin mikroorganizmalar bulunduğunda, bağışıklık sisteminiz daha güçlü ve dengeli olur. Bu sebeple, yüksek Alfa Çeşitliliği değeri, sağlıklı bir mikrobiyotanın önemli bir göstergesidir.
Bağırsak bakterileri, yiyecek sindirimini ve besin emilimini destekler; bazıları vitamin sentezlerken sinir sistemi ve bağışıklığı da güçlendirir. Alfa Diversity Shannon Index ile ölçülen ve literatürde 3.5’in üzerinde olarak belirtilen mikrobiyom çeşitliliği, sağlıklı bir denge sağlayarak hem bağırsak fonksiyonlarını hem de beyin-bağırsak aksını olumlu etkiler. Beyin-bağırsak aksı, bağırsak bakterilerinin ruh hali, stres, kaygı ve depresyon gibi psikolojik süreçler üzerinde doğrudan etkili olduğu karmaşık bir iletişim ağıdır. Sağlıklı bir mikrobiyota, zihin sağlığı ve duygusal denge için kritik öneme sahiptir; dengesizlikler ise bağırsak sorunlarına, kronik hastalıklara ve ruhsal problemlere yol açabilir.
Firmicutes/Bacteroidota Oranı
Firmicutes ve Bacteroidota, insan bağırsak mikrobiyomunu oluşturan en büyük iki filum olarak bilinir ve bu iki filum arasındaki denge, bağırsak sağlığının korunmasında kritik bir rol oynar. Firmicutes/Bacteroidota oranı (F/B oranı), bağırsak mikrobiyotasının homeostazını sürdürebilmek için önemli bir gösterge olarak kabul edilmektedir. F/B oranındaki dengesizlikler, bağırsak mikrobiyotasının doğal dengesinin bozulması anlamına gelen ve birçok hastalığın gelişimine zemin hazırlayabilen disbiyoz durumuna yol açar.
Mikrobiyom Tipiniz
Araştırmalar, bireylerin uzun süreli beslenme alışkanlıklarının bağırsak mikrobiyomundaki baskın bakteri türlerini önemli ölçüde etkilediğini ortaya koymaktadır. İnsan bağırsak mikrobiyomu, çeşitli bakteri türlerinden oluşan karmaşık bir ekosistemdir ve bu ekosistemde belirli bakteri gruplarının oranlarının değişmesi, kişinin genel sağlık durumu üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Bağırsakta belirli bakteri gruplarının diğerlerine oranla daha fazla bulunması, kişinin mikrobiyom yapısını şekillendirir ve bu baskın bakteri toplulukları “enterotip” olarak adlandırılır. Genel olarak Prevotella baskın tip, Bacteroides baskın tip ve Ruminococcus baskın tip olmak üzere üç ana enterotip tanımlanmıştır. Bu üç enterotip, kişinin tükettiği besinlerin niteliğine göre farklılık göstermektedir ve beslenme alışkanlıklarıyla doğrudan ilişkilidir.
Prevotella baskın tip, genellikle karbonhidrat ağırlıklı beslenen bireylerde daha yaygın olarak bulunur. Bu enterotip, tam tahıllar, baklagiller, meyveler ve sebzeler gibi karbonhidrat bakımından zengin bir diyetle beslenen kişilerde baskın hale gelir.
Bacteroides baskın tip, hayvansal protein ve yağ açısından zengin bir beslenme alışkanlığına sahip bireylerde daha fazla görülmektedir. Özellikle et, süt ürünleri, yumurta ve işlenmiş şeker içeren besinlerin sık tüketildiği diyetlerde daha baskın hale gelir.
Ruminococcus baskın tip ise sindirimi zor olan lifli gıdalar ve tahıl ağırlıklı beslenen kişilerde daha yaygın olarak bulunur. Bu bakteri grubu, karmaşık karbonhidratların ve çözünmeyen liflerin sindirilmesine yardımcı olur. Özellikle tahıllar, kök sebzeler ve lif bakımından zengin gıdalar tüketen bireylerde baskın hale gelebilir.
Fonksiyonel Grupların Seviyesi
Bağırsaktaki bazı bakteriler, önemli bileşiklerin parçalanmasında veya üretilmesinde kritik rol oynar ve bu bakterilere “fonksiyonel grup bakterileri” denir. Fonksiyonel grupların çeşitliliği ve yüzdesi, bağırsak sağlığının bir göstergesi olarak kabul edilir. Özellikle, diyet liflerini parçalayıp kısa zincirli yağ asitleri üreten bakteriler, bağırsak sağlığını desteklemek ve bağışıklık sistemini güçlendirmek açısından son derece faydalıdır. Kısa zincirli yağ asitleri, bağırsak hücrelerinin enerji kaynağı olmasının yanı sıra, inflamasyonu azaltma, bağırsak bariyerini koruma ve bağışıklık yanıtlarını düzenleme gibi birçok olumlu etkiye sahiptir. Raporda verilen grafik ise, bu fonksiyonel grupların sağlıklı insan popülasyonundaki yüzdelerine göre bağırsaktaki seviyelerini gösterir ve sağlığınızla ilgili önemli veriler sunar.
Patojen Bakteriler
Patojenik bakteriler, hastalıklara yol açabilen mikroorganizmalardır. Çoğu bakteri zararsız veya faydalı olmasına rağmen, bazı türler bulaşıcı hastalıklar ve çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir. Bağırsak florasında binlerce bakteri türü bulunmasına karşın, insan bağırsağında var olabilen patojenik türlerin sayısının 100’den az olduğu tahmin edilmektedir. Öne çıkan patojenik bakterilere Salmonella, Escherichia coli O157, Staphylococcus aureus ve Streptococcus pyogenes örnek olarak verilebilir. Bu bakteriler insanlara kontamine gıda, su, hava, doğrudan temas ya da hayvanlar aracılığıyla bulaşabilir.
Hastalıklarla İlişkilendirilmiş Bakteriler
Bağırsak bakterileri, metabolik ve inflamatuvar süreçlerde önemli bir rol oynar. Mikrobiyomun özellikleri ve çeşitli hastalıklar arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Bu bakterilerin varlığı veya yokluğu, bireylerin belirli hastalıklara karşı yatkınlıklarını ya da korunma durumlarını etkileyebilir. Bağırsak Mikrobiyota (Mikrobiyom) Analizi, 22 farklı hastalığa karşı yatkınlık ve korunma yüzdelerini* inceleyerek, özellikle en yatkın olduğunuz ve en iyi korunduğunuz başlıca hastalıkları ortaya koyar.
Bağırsak mikrobiyotası, beslenme alışkanlıkları, geçirilmiş hastalıklar, kullanılan antibiyotikler ve probiyotikler gibi çeşitli
faktörlerden etkilenerek sürekli bir değişim içerisindedir. Bu değişkenlik göz önüne alındığında, Biolab Bağırsak Mikrobiyota (Mikrobiyom) Analizinin periyodik olarak tekrarlanması, hastalıklara karşı yatkınlık ve korunma durumundaki olası değişimlerin izlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Ruh Haliniz
Günümüzde, bağırsak mikrobiyotasının yalnızca sindirim sistemi üzerinde değil, aynı zamanda beyin sağlığı ve işlevleri üzerinde de dolaylı yollardan etkili olduğu geniş çapta kabul görmektedir. Bu etkileşim, bağırsak-beyin aksı olarak adlandırılmakta olup, ruh sağlığı ve davranışlar üzerindeki önemli rolü de giderek daha fazla incelenmektedir. Yapılan araştırmalar, bağırsak mikrobiyomunun depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi nörogelişimsel bozukluklar ve REM Uyku Davranış Bozukluğu gibi nörolojik durumlarla bağlantılı olabileceğini göstermiştir. Depresyon biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıkarken, DEHB genetik ve çevresel unsurlarla gelişebilir. REM Uyku Davranış Bozukluğu ise Parkinson ve diğer nörodejeneratif hastalıklarla ilişkilendirilmektedir. Analiz, bağırsak mikrobiyomunuz ile olası sağlık risklerini belirleyerek, önleyici adımlar atmanıza yardımcı olabilir; ancak kesin bir teşhis aracı değildir.
Probiyotikler
Probiyotikler, vücut sistemlerinin sağlıklı ve dengeli çalışmasını sağlayan yararlı bakterilerdir. Doğal olarak vücutta bulunan bu mikroorganizmalar, zararlı patojenlerin çoğalmasını engelleyerek hastalıkların önlenmesinde önemli bir rol oynar. Özellikle sindirim sisteminde büyük faydalar sağlar, sindirimi iyileştirir ve bağışıklık sistemini destekler. Ayrıca bağırsaktaki mikrobiyota dengesini koruyarak toksinlerin atılmasına, iltihaplanmanın azalmasına ve genel sağlık durumunun iyileşmesine katkıda bulunur. Probiyotik alımını desteklemek, bağırsak mikrobiyotasının dengesini koruyarak vücudun genel sağlığını güçlendirmek için etkili bir yöntemdir. Düşük probiyotik seviyeleri, bağırsak florasında dengesizliklere yol açarak sindirim sorunları, bağışıklık zayıflığı ve bağırsak inflamasyonları gibi sağlık problemlerine sebep olabilir. Normal seviyede probiyotik, mikrobiyota dengesini korusa da bazı riskleri tam anlamıyla engelleyemeyebilir. Yüksek probiyotik seviyeleri, bağırsak sağlığını optimal düzeyde tutarak bağışıklık fonksiyonlarını destekler ve inflamasyonu azaltır.
Vitamin Durumunuz
Bağırsak mikrobiyomunda bulunan ve literatürde vitamin sentezi ve emilimi ile ilişkilendirilen bakteri türlerinin seviyeleri Biolab analizi ile değerlendirilmektedir. Bağırsak mikrobiyotası, vücudun vitamin dengesini sağlamada kritik bir rol oynar, zira bazı bakteri türleri belirli vitaminlerin sentezini gerçekleştirebilirken, diğerleri bu vitaminlerin emilimini destekleyebilir. Örneğin, B vitaminleri gibi bazı önemli vitaminler, bağırsaktaki belirli bakteri türleri tarafından sentezlenebilir, bu da dışarıdan vitamin takviyesi ihtiyacını azaltarak, vücudun vitamin ihtiyacının doğal yollarla karşılanmasına destek olabilir. Ayrıca, yağda çözünen K vitamini gibi bazı vitaminlerin emilimi, bağırsakta bulunan spesifik bakteri türlerinin varlığı ile artırılabilir. Bu bakteriler, vitaminlerin bağırsaktan emilimini kolaylaştırarak, vücudun bu bileşenlerden daha verimli yararlanmasını sağlar ve dolayısıyla vitamin etkinliğini artırır.
Özel Şartlar
- Antibiyotik kullanımı olan bireylerde test çalışması önerilmez, şayet kullanıldıysa üzerinden en az 15 gün gün geçmiş olması önerilir.
- 7 yaşından küçük bireylerde testin yapılması önerilmez.